Bir varmış, bir yokmuş. Küçük, huzurlu bir köyde, tavuklar ve horozların bir arada yaşadığı bir kümes varmış. Bu kümeste, bilge bir tavuk yaşarmış. Yumurtalarının büyüklüğü ve besleyiciliğiyle tanınan bu tavuk, bir gün kümesteki diğerlerine dönüp şöyle demiş;
Arkadaşlar, hepiniz biliyorsunuz ki en büyük ve en besleyici yumurtaları ben veriyorum. Bu benim ne kadar yetenekli olduğumu gösteriyor. Bu nedenle, kümesin lideri ben olmalıyım.
Tavukların çoğu bu öneriyi kabul eder gibi olmuş. Ancak yaşlı ve deneyimli horoz, duruma müdahale ederek bilge tavuğa sormuş.
Kızım, yumurtlamak elbette çok kıymetli bir meziyet. Ancak liderlik yalnızca yumurtlamakla ölçülmez. Kümesin lideri, hem dış tehlikelere karşı sürüyü korumalı, hem de herkesi doğru şekilde yönlendirmelidir. Bu konularda yeterli bilgi ve deneyime sahip olduğunu düşünüyor musun?
Bilge tavuk bir an duraksamış, sonra başını eğip cevap vermiş.
Haklısınız. Yumurtlama konusunda uzmanım, ama liderlik için sizin kadar tecrübem yok.
Horoz tebessüm etmiş ve son sözünü söylemiş.
İşte, tam da bu yüzden liyakat çok önemlidir. Herkesin kendine has yetenekleri vardır. Mühim olan, doğru işi doğru kişiye teslim etmektir.
Bu sade hikâye, bize hem bireysel hayatımızda hem de toplumsal düzenimiz de dikkate almamız gereken önemli dersler sunuyor. Herkesin yeteneği farklıdır, bu farklılıkları doğru yerlerde değerlendirmek, bireylerin hem kendilerine hem de topluma daha fazla fayda sağlamasını mümkün kılar.
Şimdi bu kıssadan hissemize düşen dersleri ele alalım.
1. Liyakatin Önemi: Doğru İşe Doğru İnsan
Her işin kendine has gerekleri ve sorumlulukları vardır. Bir alanda üstün başarı göstermek, başka bir alanda da başarılı olunacağı anlamına gelmez. İşleri ehil insanlara teslim etmek, toplumda adaletin, düzenin ve verimliliğin temelidir.Somut Örnek:Bir futbol takımında kalecinin refleksleri ve kurtarışları mükemmel olabilir. Ancak bu, onun teknik direktörlük yapabileceği anlamına gelmez. Teknik direktörlük, oyun stratejisi oluşturmayı, ekip yönetmeyi ve takımın genel vizyonunu belirlemeyi gerektirir. Başarı, her bireyin kendi uzmanlık alanında görev yapmasıyla gelir.
2. Görev Paylaşımı ve İşbirliği: Herkesin Yeteneği Ayrı
Bir toplum, bir orkestra gibidir. Her bireyin rolü farklıdır ve ancak herkes kendi görevini en iyi şekilde yerine getirdiğinde ortaya uyumlu bir melodi çıkar.Somut Örnek:Bir köyde çiftçiler tarımı, öğretmenler eğitimi, sağlık çalışanları ise tedaviyi en iyi şekilde bilir. Çiftçi öğretmenlik yapmaya, öğretmen de tarımla uğraşmaya kalkarsa düzen bozulur. Ancak herkes kendi işini yaptığında, köyde bolluk ve huzur sağlanır.
3. Öz Eleştiri: Kendini Bilmek ve Geliştirmek
Bir insanın kendini tanıması, güçlü ve zayıf yönlerini bilmesi, hem bireysel gelişim hem de doğru yerde görev alması için önemlidir. Kendi sınırlarının farkında olan bir kişi, eksik yönlerini geliştirmek için çaba gösterir ve en iyisini yapmaya çalışır.
Somut Örnek:Bir şef, harika yemekler yapabilir. Ancak restoran yönetiminde eksikse, finans ve insan yönetimi konularında kendini geliştirmesi gerekir. Başarının sırrı, hem güçlü yönleriyle öne çıkmak hem de zayıf yönlerini geliştirmeye çalışmaktır.
Sonuç olarak, yaşlı horozun dediği gibi, her işin bir ehli vardır. Bir kişinin bir konuda yetenekli olması, tüm sorumlulukları üstlenebileceği anlamına gelmez. Liyakat sistemi, sadece adaletin değil, aynı zamanda toplumsal refahın da temel taşlarından biridir.
Öz eleştiri yaparak eksikliklerimizi görmek ve işbirliği içinde hareket etmek, hem bireysel başarılarımızı artırır hem de toplumumuzu daha ileriye taşır. Bu hikâye, yalnızca bir kümesin değil, bir iş yerinin, bir kurumun ve hatta bir toplumun nasıl yönetilmesi gerektiğine dair birçok bilgi vermektedir.
Unutmayalım, Balık yüzmeli, kuş uçmalı. Herkes, kendi yeteneğiyle parladığında, hem bireyler hem de toplumlar büyür ve gelişir.
Eyüp SULTAN